9 Temmuz 2014 Çarşamba

Redd

       Redd adlı bir türk grubu var.Bu gruba Aşk Tesadüfleri Sever'i izlerken rastlamıştım.Nefes bile almadan adında bir parçaları vardı filmde. Resmen beni büyülemişti,her an o şarkıyı dinlemek istiyordum. Çünkü bana sevdiğim bir insanı düşündürtüyordu sürekli. Redd 'in diğer şarkıları da bu filmdeki şarkıları kadar başarılı.İnsanın dinlerken aklına kendi hayatından kesitler getirdiği bir sürü özel şarkıları var.Eğer alternatif rock dinlemeyi seviyorsanız ve türkçe söyleyen bir grup arıyorsanız kesinlikle Redd'i öneririm.Umarım beğenirsiniz.
     Redd, 1996 yılında Berke Hatipoğlu (gitar,geri vokal)Doğan Duru (vokal,bas gitar),Güneş Duru (gitar,geri vokal) ve İlke Hatipoğlu (klavye,geri vokal) tarafından kurulmuştur. Daha sonra Berke Özgümüş aralarına davulcu olarak katılmıştır. Redd'in şu ana kadar yayınlanmış beş albümü var:50/50,Kirli Suyunda Parıltılar,,Plastik Çiçekler ve Böcek,21.Hayat Kaçık Bir Uykudur. Redd başka Aşk Tesadüfleri Sever'den başka sinema  filmlerine ve dizilere parçalar yapmıştır:Prensesin Uykusu,Derin Sular.
            

Aşk takıntı mıdır?

       Uzun zaman oldu yeni bir şeyler yazmayalı. Kusura bakmayın kafam biraz dağınıktı ve de biraz meşguldüm son bir kaç haftadır. Kafam dağınıkken kendimi anlayabilmek için bir sürü kez kendimi sorguladım. Kimi değerlerin benim için ne ifade ettiğini anlamaya çalıştım.Aklıma takılan bir soru vardı hep. İnsanların aşk dediği şey acaba sadece bir takıntıdan mı ibaret diye.
        Küçüklüğümde tam bir duygusal çocuktum, sürekli hayal ederdim çok tatlı çok iyi anlaştığım bir insan olmasını ona aşık olmayı, daha sonra onla evlenmeyi ve iki çocuk sahibi olmayı.Ama bunlar sadece küçük bir çocuğun sürekli romantik filmler izlemesinden kaynaklanan bir durumdu.Yaşım ilerledikçe bazı şeylerin öyle olmadığını fark ettim.Bir kere aşık bile oldum hatta bir kıza, her an sadece o aklımdaydı, acaba şu an ne yapıyordur diye düşünüyordum hep.Ve de karşılıklı değildi.Son derece üzücüydü ona aşık olmak onun tenine değemeden onun kokusunu içime çekemeden,dudaklarındaki ıslaklığı hissedemeden  o kadar sevmek.Şimdi geri dönüp baktığımda  gerçekten de değer miydi ki kendimi o kadar paralamaya?
         Kimisi ilk görüşte aşka inanır,kimisi aşkın sadece kimyasal olduğundan bahseder,kimisiyse inanmaz ona. Bana kalırsa aşk denen şey sadece bir takıntı başka bir şey değil. Tamamen bir insana takık olmaktır,onun her hareketine dikkat etmek,adeta hayatını onun üzerine kurmaktır.Bu takıntı daha çok insan  o kişiye ulaşamadığında olur.Hani derler ya en büyük aşklar kara aşklardır diye. Hiç ulaşamadığın hep arzuladığın ama sahip olamadığın insana en çok önem verirsin.İşte bu yüzden onu takıntı edersin zaten,bu yüzden gözünde büyütürsün,yaz gecelerinde ağlarsın onu düşünüp,ona şiirler yazarsın,ona şarkılar ithaf edersin.Aşk tamamen bir saplantıdır.Aşık olmak muhteşem bir duygudur,birisini o kadar sevmek ki kendinden çok o insanı düşünebilmek hele insan doğası bencilken.Çok tuhaf bir his.Aşk denen şey aynı zamanda çok tehlikelidir insan için onun tüm bir yaşamını bok edebilir,çünkü bir saplantıdır sadece,adeta diğer saplantılar gibi insana zarar verir.
         Yine de tüm bunlara rağmen bir insana şu an aşık olmak isterdim,tekrardan o duyguyu yaşayabilmek için her şeyimi verirdim.